İtalya Günlükleri; InGalera-Cezaevinde Yemek

Öğle yemeğinizi daha önce hiç bir cezaevinde yediniz mi?

Bir mahkum tarafından yemeğiniz servis edildi mi?

Müthiş bir sunum, lezzet ve hizmetle?

 

Youth@Work Uluslarararası Girişimcilik ve Sosyal Girişimcilik Projesi çalışma ziyareti için Nisan ayında İtalya’daydık. Ziyaretimizin ilk durağı bir restorant.

Adı: InGalera!

Dünyanın dört bir yanından insanların akın ettiği,

Milano’da Bollate cezaevinde bir restorant,

InGalera İtalyanca sokak dilinde “in prison/cezaevinde” demek.

Cezaevi de zaten yemek yediğiniz restorantın hemen yanındaki binada.

Sizi kapıda şık giyimli, güleryüzlü kapı görevlileri karşılıyor. Yemek siparişlerinizi alıp titizlikle servis eden garsonlar etrafta geziyor.

Burada gördüğünüz çalışanların hepsi cezaevinde yatan mahkumlardan oluşuyor.

 

Üstelik öyle sıradan roller değil, personel, şef, şef garson gibi önemli görevler üstleniyorlar. Maaşlı ve sigortalı şekilde çalışıyorlar.

Düzenli istihdam ve mesleki eğitimlerle müşterilere nasıl servis yapılacağını ve hizmet verileceğini öğreniyorlar.

Burası InGalera.

Cezaevindeki tutukluların çalıştığı restorant.

Amaç; Cezaevindeki tutukluların toplumla yeniden bütünleşmesine hizmet etmek. Cezalandırıcı olmak yerine sosyal rehabilitasyonu sağlamak.

Bu sadece kapalı kapılar ardında kişisel bir rehabilitasyon aktivitesi olarak kalmıyor, daha da ötesinde hapishaneden şehire uzanan toplumsal bir faydası var: Tutukluların ve toplumun geleceği. Cezası biten kişilerin sosyal hayata tekrar döndüklerinde hayatlarını devam ettirebilmelerini sağlayabilmek için başlatılmış bir sosyal kooperatif.

İtalya’da hapishanede yatıp çıktıktan sonra tıpkı Türkiye’deki gibi sabıka kaydından dolayı kişilerin iş bulmaları oldukça zor. Bu da daha önce suç işlemiş birini tekrar suça yönlendirebilecek olması açısından toplum için ciddi bir tehlike unsuru yaratabiliyor.

Catering’den Restorant’a

İtalya yıllarca cezaevi sisteminde, cezayı ve rehabiliteyi dengelemek için uğraşmış, küçük suçlar için farklı alternatif kanunlar çıkarmış.

Ancak olay suçluları daha iyi rehabilite etmek ve tekrar suç işleme oranını en aza indirme konusuna geldiğinde sorunlar yaşanmaya devam etmiş. Yapılan uygulamalardan biri de orta emniyetli cezaevlerinde tutukluların gün içinde binada, tesiste dolaşmalarına izin vermek olmuş.

Ancak bu uygulama da, suçluların ne bugününe ne yarınına yardımcı olmadığı için bir işe yaramamış. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sistemi düzeltmeleri için ülkeyi uyarınca farklı uygulama yollarına gidilmiş. Bu uygulamalara öncülük eden ilk cezaevi de Bollate Cezaevi olmuş.

_DSC5904

 

Burada bir kadının parmağı var: Silvia Polleri. 22 yılını anaokulu öğretmenliğiyle geçirdikten sonra kendini catering işinde buluyor. Daha sonra mahkumlara yardım için catering sosyal kooperatifi kuruyor.

İşte bu fikirin ilk tohumları 2004 yılında Silvia’nın Bollate Cezaevi içinde ABC Sosyal Kooperatifi‘nin kurulmasıyla atılıyor. Cezaevinden seçilen mahkumlar cezaevi dışında catering işleri için çalışıyor. Buna daha sonraki yıllarda mahkumlar için sivil toplum kuruluşları, gönüllüler tarafından  tiyatro, resim, halı dokuma gibi çeşitli eğitsel programlar ekleniyor.

Restoran kurma fikri başlarda çok zorlayıcı olsa da Silvia, sponsorlar, PWC gibi özel şirketler, mimarlarla görüşerek restorantın açılmasını sağlıyor.

Burası aynı zamanda psikologlar, eğitimcilerin içinde yer aldığı bir kooperatif. Proje ortakları, ABC profesyonel aşçılar sosyal kooperatif, Fondazione Cariplo, Adalet Bakanlığı, PWC, Paolo Frisi Enstitüsü ve Vakıf Vismara.

Mekan  şık, titizlikle dekore edilmiş. Duvarlarda Alcatraz’dan Kaçış gibi ünlü hapishane filmlerinden kareler, geri dönüşüm projelerinin yer aldığı fotoğraflar asılı.

20160404_1534141936162_10153337659390807_1768165839880035627_n

 

Buradaki yemek fiyatları da Milano’daki diğer restorantlara kıyasla oldukça düşük. Bir yemek eleştirmeni burası için şöyle diyor:

“Adil Fiyatlar için Hapishaneye Gelin.”

Cezaevlerinin toplumla yeniden entegrasyonunu sağlamak için mahkumları sorumlu vatandaş olarak eğitmeleri gerektiği inancını taşıyan Silvia hapishanede yatan bir tutuklunun hikayesini anlatıyor bize.

Cezaevindeki restoranda çalışıp cezası bittikten sonra şehre dönmüş ve  kentteki ünlü bir restoranda garson olarak işe girmiş.

Türkiye’de bu konuyla ilgili neler yapılıyor diye düşündüğümde aklıma ilk 2013 yılında Ashoka Fellow‘u seçilen Zafer Kıraç geliyor. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği, sivil toplum örgütleri ve üniversitelerin cezaevlerine yönelik sosyal ve eğitsel programlar geliştirip uygulamalarını sağlayan bir platform olarak işliyor. Böylece bir yandan son derece kapalı, toplumdan kopuk ve yetersiz kaynaklarla işleyen cezaevlerinde yapıcı programlar uygulanmasını, diğer yandan bu kurumlarda sivil izleme yapılarak hak ihlallerinin tespit edilip önüne geçilmesini sağlanıyor.

Bu ziyaret beni tekrar suç ve adalet kavramı üzerine düşünmeye itti. Cezaevi retorandan ayrılırken Sosyoloji kitaplarımın birinin içinde yazan bir yazı gözümde canlandı:

Suçu toplum hazırlar, suçlu işler

Henry Thomas Buckle

 

Suçlamadan, ötekileştirmeden, dahil ederek toplum içinde bir şeyler yapabilmek hala mümkün olabilir mi?  

 

Nisan 2016 

İtalya

13087851_1716832148606423_7917366739178430527_n

Kaynakça:

http://www.ingalera.it/

http://www.cateringabc.it/

http://www.nytimes.com/2016/03/06/world/europe/in-milan-diners-go-to-prison-to-get-a-good-meal.html?_r=0

http://turkey.ashoka.org/fellow/zafer-kirac

http://www.tcps.org.tr/

http://www.italiantribune.com/italian-woman-makes-prison-dining-chic/

http://www.lifegate.com/people/news/africanews-first-pan-african-news-channel

http://www.livegreenblog.com/design/ingalera-the-jail-restaurant-with-the-most-stars-in-italy-11147/