Bir İsviçre Masalı II.Bölüm

İlk bölümünü yazdığım İsviçre Güncelerinin II.Bölümüyle devam.

Hayır, Bu Bizim Masalımız!

isviçre hikaye anlatıcılığı eda bayraktar
İlerleyen günlerde masallarımızı sahnelemek için çalışmalara hız verdik.

İstanbul grubuna Potsdam ve Bern’den partnerlerimiz eşlik etti. Masallarımızı iki/üç dilli sergileyecektik. İlk etapta anlattığımız masallara daha sonra birilerinin dahil olması bizi biraz endişelendirmişti. Bir çok şey değişime uğramak zorunda kalmıştı. Nasıl olacak? Ama biz daha yeni tanışıyoruz. Nasıl birlikte anlatacağız masalları? derkeeen…Birlikte masalı paylaşmanın büyüsüne şahit olduk. Masal, partnerlerimizle birlikte ellerimizde yeniden şekillenen bir hamur gibiydi.
Partnerlerimden biri Kenja’yla masalı birlikte nasıl anlatacağımızı konuşurken aramızda şöyle bir diyalog geçti:

“Bu senin masalın Eda, sen karar ver, ben uyarım sana.” 

“Hayır, bu bizim masalımız Kenya, Birlikte karar vereceğiz.”

Bern’den partnerim Anya ve Potsdam’dan partnerim Kenja’yla benim masal birlikte yarattığımız yepyeni bir masala dönüştü. Daha renkli, daha özgün, daha canlı..

Şehrin Ruhu

isviçre hikaye anlatıcılığı eda 8
Program oldukça yoğun geçmesine ve 3-4 saatlik uykularla dolanmamıza rağmen şehrin altını üstüne getirmeyi, eğlenmeyi de ihmal etmedik tabi ki.
Rehberle birlikte şehir turu, alternatif serbest zaman etkinlikleri, alışveriş, akşam turları, müzeler, spontan geziler, kahve sohbetleri, birlikte söylenen şarkılar..
Bern’e gelmeden buraya dair hayal ettiklerimi kaleme almıştım.

Beklentilerimin ötesinde. Bern, çok gerçekçi ama bir o kadar da masalımsı bir şehir.

UNESCO tarafından korumaya alınmış.

Etraf yemyeşil, hava mis gibi.

Binalar eski görünümlerini koruyor.

Sanata çok önem veriliyor.

Burada her şey saat gibi tıkır tıkır işliyor.

Kafeleri, restoranları, sokak pazarları, ikinci el dükkanları, neredeyse her sokakta bulunan çeşmeleriyle dikkat çekiyor.

Gece şehrin cadde ve sokaklarında yürümek ayrı bir keyif.

Türkler de bir hayli fazla,

Biz gelmeden buraya ünümüz yayılmış.

Girdiğimiz çoğu mekanda bizim projenin afişleri ve isimlerimiz yer alıyor.
isviçre hikaye anlatıcılığı eda 9
Buraya gelip de Alp’leri görmeden olur mu?

Alp’leri ve Bern’i tepeden görebileceğimiz dağ yamacına çıkıyoruz bir teleferikle. Türkçe ve Almanca şarkılar eşliğinde.

Müziklerin konuştuğu, dillerin bir öneminin kalmadığı bir an daha.

Evvel Zaman Sokağı

isviçre hikaye anlatıcılığı eda 12
Provalarımız devam ederken gösteri günü ışık hızıyla geldi.

Akşam ilk gösterimize çıkmadan önce

Bern şehrinin tam ortasında,

Bir pazar meydanında ilk kez anlatacağız hikâyelerimizi.

Yahu İsviçre’nin göbeğinde Türkçe hikâye anlatmak!

Haydiii bakalııımm!

Değişik bir kıpırtı var herkeste.

Insanlar geliyor, duruyor, izliyor, tebessüm ediyor, dinliyor, bazısı kalıyor, bazısı geçiyor.

Kim bilir neler düşünüyorlar?

Ben hikâyemi anlatırken sokağın diğer köşesinden Japon kafilesi geleneksel ritm aletleriyle önümden geçiyor.

Durup selamlamıyorum, benim de o an Japon masalı anlattığımı bilmiyorlar tabi.

Gösteriye çıkan küçük çocuklar gibiyim.

Ilk kez sahneye çıktığım ilkokul zamanlarımı hatırlatıyor bana.

Gülümsüyor içim

Pamuk gibi hafifim.

Prö mi yer ve gösteriler

 

isviçre hikaye anlatıcılığı eda 19

Geldiğimiz günden beri prova ve çalışmalarımızı Bümplitz’de bulunan bir binada yapıyorduk. Ortaçağ’dan kalma bu binanın çatı katı ilk gösterimizde de bizi ve seyircileri harika bir misafirperverlikle ağırladı. Biz sahnede masallarımızı anlata duralım aralarda Balkan Müzisyen Topluluğu Tayfa ortalığı şenlendirdi de şenlendirdi. Masallar, hikayeler, müzik, dans, muhabbetler.. Gösteri güya bitti. Türk ve Balkan müzikleri olur da biter mi? Onlarca farklı yerden gelen bir sürü insanla omuz omuza halaylar mı çekmedik. Ankara, Roman, Karadeniz, oryantal oyunlar mı oynamadık. Balkan abiler de ülke hasretiyle bizleri görünce duramadı tabi. Gece yarısına kadar vur patlasın çal oynasın. Gecenin sonunda o tatlı yorgunluk ve keyif… İşte nereden geldiğinin öneminin kalmadığı bir an daha.

isviçre hikaye anlatıcılığı eda 20

Ilk gösterimizi fişek gibi atlattık. Sonraki iki gece de gösterilerimiz devam etti. Ard arda sokak gösterisiyle birlikte 4 kez seyirciyle buluşmuş olduk. Son gösterilerimizi Bern’in sanat merkezi olan müzikal ve sahne gösterilerinin yapıldığı Kornhouse adlı bir mekânda sahneledik. Seyircilerin ve burada yaşayan Türk teyzelerin tatlı ilgisiyle karşılaştık. “Türkçe duymayı özlemişiz, ay iyi ki geldiniz,” dediler. Son gösteri gecemizde yine Balkan grupla tam bir Türk gecesi yaptık.
isviçre hikaye anlatıcılığı eda 21

Günler günleri çok hızlı kovaladı.

Veda günü geldi çattı.

Güzel topluca bir kahvaltının ardından

Hafif gözyaşlı ve bulutlu.

Bir son gün yaşandı.

Arkada bir aile bırakmanın hüznü ve bu müthiş deneyimi yaşamanın tatlı bir mutluluğu.

Bu 10 gün farklı katmanlarda yolculuk yaptıran büyüleyici bir deneyim oldu.

Dilimizi bilmeyen insanların gözlerinin içine baka baka masallarımızı anlattık.

Dilini bilmediğimiz insanlardan masallar dinledik.

İletişim her zaman dil midir?

Her zaman aynı dili konuşmak mıdır?

Nereden geldiğin çok mu önemlidir?

Duyguların, sarılmanın, bakışların, samimiyetin dilini keşfettik.

Aynı dili konuşamasak da birbirimizi anlayabildik.

Müziğin, masalların, dansların, duyguların birleştiriciliğinde sıcacık uyuduk bu 10 gün.

isviçre hikaye anlatıcılığı eda 22

Ve bu masal da böyle bitmedi tabi ki

Yalnızca İsviçre kısmı bitti,

Bir sonraki durağa kadar.

Hem ne demiş şair;

“Vedalar gözüyle sevenler içindir.

Könülden sevenler ayrılmaz.”

Eda Bayraktar 

Kasım 2014