Memento Mori

 

İlle bağırmalı mı ardımızdan Romalı bir köle;

“Memento Mori” (Fani olduğunu hatırla) diye.

 

Koş, koş, koş

Hadi durma.

Daha hızlı, daha çok, daha ileri.

Koş, koş, koş.

Koş, yap, durma, çalış, ez, geç, yüksel!

Daha fazla, daha fazla, daha fazla….

Sakın durma sakın!

Geçerler seni, treni kaçırırsın sonra.

 

Sürekli bir yerlere koşuyoruz.

“Nasıl gidiyor?” diye sorduklarında:

“Koşuşturuyoruz” diye cevaplıyoruz.

Ama nereye?

Ama neden?

Çoğu zaman bilmeden.

 

Herkes hazır reçeteler veriyor, ahkâm kesiyor bir güzel.

“O iş öyle olmaz.” “Sen şunu yapmalısın. “Hayır hayır bence şöyle olmalı.”

“Olur mu canım öyle şey? Aaa yakışıyor mu hiç sana?”

Ve biz hep dışarıya kulak kabartıyoruz.

Başkalarının akılları, tavsiyelerinden

Kendi iç sesimizi duyamaz hale geliyoruz.

Oysa dememiş miydi Rumi, asırlar öncesinden “Ne ararsan ara kendi içinde ara” diye.

“Kendini bil” yazmıyor muydu Delphi Tapınağı girişinde?

 

“Koşuşturuyoruz”

Ama nereye?

Ama neden?

Çoğu zaman bilmeden.

 

Köklerimizi unuttuk, felsefemizden koptuk.

En çok da kendimizden.

Kendimizden yola çıkmayı unuttuk,

Başkalarının araçları, yolları daha cazip,

“Kopyala yapıştır” tarzı daha kolay geldi kimi zaman

Başarılı modelleri aldık, hoop üzerimize geçirdik.

Üzerimizde emanet gibi durduğunu,

Kendi özümüze ihanet ettiğimizi farketmeden.

Koştururken özümüzü ardımızda bıraktık.

 

Koş, koş, koş

Hadi durma.

Daha hızlı, daha çok, daha ileri.

Koş, koş, koş.

Koş, yap, durma, çalış, ez, geç, yüksel!

Daha fazla, daha fazla, daha fazla….

 

Dur be kardeşim, bir dur. Soluklan. Nefes al!

Sakın durma kardeşim sakın!

Geçerler seni, treni kaçırırsın sonra.

 

O treni kaçırmayalım derken, hayatı daha çok ıskalar olduk.

Hayyam’ın; “Hayat kısa insanoğlu! Kesildikçe biten otlar gibi yeşermeyeceksin bir daha.” sözünü unutur olduk.

 

Kasım 2013

Eda