Gündüz Düşlerinden Hikâyeleşme İksirine

Bir bahar ayıydı, boğazın kıyısında bir bankta oturmuş. Orhan Veli’nin dizeleri kulaklarımda, İstanbul’u dinliyordum. Maviliğin kokusu burnumdaydı, rüzgar tenimde yavaşça geziniyordu. Denizin tuzu dudaklarımı yakıyordu. Göz kapaklarım huzurun hizmetine düştü düşecek gibi. Dalgaların sesi, rüzgarın sesine karıştı. Bir uğultu koptu ve yavaş yavaş beni bir girdaba sürükler içine aldı. Sonrası mutlak bir sessizlik. Yumuşak bir yastığa düşer gibi bir düşe düştüm. Gündüz düşleri…”Amak-ı Hayal” alemindeki gibi bir rüya aleminin kapıları aralandı. 

Buğulu bir cam ardından görünen tahta bir tezgah. Tezgah üzerinde mavi, pembe, yeşil,sarı, mor renkte şişeler. Şişelerin ardında beyaz saçlı uzun bir bir adam..Yaklaştım yavaşça tezgahın olduğu yere.

“Bunlar nedir?” diye sordum. 

Kafasını kaldırmadan dedi ki: “İksirdir”

Dedim:“İksir nedir?”

Dedi ki; “Sihirli bir karışım”

Dedim: “Sihir” nedir?”

Dedi: “Bir duygunun insan üzerinde yarattığı tesirdir.

Dedim: “Tesir nedir?”

Dedi ki: “Histir.”

Dedim: “His nedir?”

Dedi: “His, demlenmektir;

Dedim: “Dem nedir?”

Dedi: “Dem, ana davettir.”

Dedim: “An nedir?”

Dedi: “Hayal perdesini aralamaktır, farklı dünyalar arasında yolculuğa çıkmaktır.”

Dedim: “Peki ya Hayal nedir?”

“Zihinde kelime ve imgelerle resim çizmektir, dedi.  

Dedim: “Peki ya resim çizmek?”

“Hikaye anlatmaktır” dedi.

“Hikaye anlatmak nedir?” diye sordum.

Başını kaldırdı, gözlerimin içine baktı, mavi, buğulu..

O kadar mavi ve dipsizdi ki derinliğinde yüzülebilirdi.

Dedi ki: “Bunların hepsidir!”

Bir uğultu koptu, beni mavi girdabın içinden çeker gibi aldı. Dalgaların sesi, rüzgarın sesine karıştı. Göz kapaklarım aralandı. Maviliğin kokusu burnumda, rüzgar tenimde, denizin tuzu dudaklarımda. Boğazın kıyısında bir banktaydım,  Orhan Veli’nin dizeleri kulaklarımda: “İstanbul’u dinliyordum” Bir bahar ayıydı.  

İşte Hikâyeleştirme İksiri böyle doğdu.

Mart 2017

Eda

16805097_10155038402344660_307678597_o